25 Şubat 2015 Çarşamba

Pencere kenarı sevdası

Havada ilkbahar esintisi var. Pencere açık, her zamanki gibi kahve ve sigara eşliğinde yazı yazıyorum. Pencerenin açık olması küçük bir detay gibi gözükse de aslında ne kadar anlamlı. Demek ki, soğuk uzaklaşıyor hayatımızdan.
Sıkkın ve bitkinim bu arada. Ama baharın gelişine sevinçli. Kuşların sesleri daha net duyuluyor şimdi. Kim bilir neler fısıldıyorlar birbirlerine. Bazen gözlerimi ayırmadan onları izliyorum saatlerce. ‘Delirdim mi acaba ben?’ diye de kendime sormadan edemiyorum sonra. Evin önündeki direğin tellerine konuyorlar birbir. Ev arkadaşımla onlara kendi isimlerimizi bile verdik.. Başlarını bir oyana bir bu yana oynatıyorlar arada bize bakıyorlar. Ne düşünüyorlar?
Kargalar da var aralarında. Konuyorlar pencere kenarına. Bize hafiften sert bir bakış atıyorlar önce. Tanımak için belki de. 
'Merhaba', sevgili karga. Evet, oradaki ceviz senin.. Tekrar bekleriz…
Sonra hoop karşı dama. Cevizde yanında. Dağınık saçlı, asi bakışlı karga seni. Gene bekleriz pencere kenarına. 
Martılar bir de. Siz ne kadar büyüksünüz öyle ve de sesleriniz ne kadar güzel. Ya da ben ne kadar küçüğüm… Kanatlarınız boyum kadar. Tamam abarttım biraz… Ama bana martılar hep büyük görünür güvercinlere alıştığımdan. 
ANNEMDEN GELEN ALIŞKANLIK
Karşı penceredeki Teyze gözüktü. Her zamanki yerinde, dışarıya bakıyor yine ve yeniden. Alıştı bize. Hafif bir baş işaretiyle selamlaşıyoruz. Her gün aynı saatte buluşuyoruz pencerede ne de olsa. Yalnız, bir gün çat kapı misafirliğe gideceğim. Hikayesini merak ediyorum. Kesin tansiyon ve şeker hastasıdır. Çocukları evlendirmiş. Kocasıyla kalmışlardır Edi ile Büdü şeklinde. Teyzem de gün boyu pencere kenarı sevdalısı olmuş işte. Benim gibi. 
Benim de annemden alışkanlık kaldı pencere sevdası. Evimizin en güzel yeridir hep pencere kenarı. Öyle dizayn eder annem. Orası onun yaşam alanı olduğu için belki de. En cici koltukları yerleştirir küçük bir masanın etrafına. Desenli örtünün üstündeki kasenin içi çikolata ve lokumla doludur; Türk kahvesinin yanında yenmek için. Sonra sabah kahvaltısı bitince yerleşir oraya taa ki akşam oluncaya kadar. Bazen örgü örer, bazen gazete okur, bazen de kitap. Hep bulmuştur yapacak bir şey. Pencere kenarı ona ilham verir çünkü. 
Yaz olunca da balkon sevdası başlar. Laf aramızda annem sayesinde bizim balkonumuz semtin en renklisidir. Gelip geçenlerin bakıp bakıp durduğu. Duvarda süsler, balkon demirinde oyuncaklar, balkon kenarlıklarında çiçekler…. Gözleri kamaştırır resmen. Balkonda yaşasın başka bir şey istemez annem… Doğanın parçası olduğumuzu söyler durur hep. O yüzdendir beton duvarları renklendirmesi kendince. 
Böyle büyüdüm ben. Küçüklükten gelen algı beni de dünyaya annemin gözünden bakmayı gösterdi.
Annem işte renkliliği ve küçük mutluluğu sever.  Bende ona benzemişim. Şimdi penceremin kenarını onun yaptığı gibi süsledim. Balkonumuz yok ama evin içi renkli… 
Velhasıl pencereler ve balkonlar benim olsun, tüm dünya size kalsın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder